24 Ağustos 2013 Cumartesi

SERGİ: MİLANO'DA GUIDO CREPAX

Geçtiğimiz haziran ayında birkaç günlüğüne Milano'daydım. Milano ile ilgili izlenimlerime daha sonra yer vermek istiyorum bu yeni maceramda. Ama önce oradayken görme şansı yakaladığım bir sergiden söz etmek istiyorum: Guido Crepax: Ritratto di un artista.


"Guido Crepax kim?" diye soracak olanları anlayışla karşılamakta yarar var. Zira İtalya'nın büyük çizerlerinden biri olan Crepax'ın Türkiye'de izini sürmek, bildiğim kadarıyla yayınlanmış bir eseri olmadığı için zor. Benim eserleriyle tanışmam ise yaklaşık 5 sene evvelki İtalya maceram dolayısıyla oldu. İtalya'da çizgiroman karıştırıp da Crepax'ı görmemek mümkün değil çünkü. En bilinen ve büyük eseri Valentina adındaki eseri olan sanatçının Milano açısından önemi ise kendisinin doğma büyüme Milanolu olması. 


Sanıyorum her büyük İtalyan kentinde bir Palazzo Reale bulunmakta. Palazzo Reale denilen yapı, o kentin zamanındaki yönetim merkezi. Bugün ise daha çok sergilere, toplantılara, film gösterimlerine hatta nikahlara ayrılmış bir kültür merkezi. İşte sergi kentin önemli kültürel faaliyetlerine ev sahipliği yapan bu tarihi yapıda gerçekleştiriliyor. Eylül'e kadar da devam edecek. 


Valentina, 1968'lerde geçen merkezine özgür ruhlu fotoğrafçı Valentina'yı alan ve dönemin siyasal ve kültürel yaşamını periferisinde işleyen bir çizgi roman serisi. Ben çizgiromanı okumadım, göz atma fırsatım oldu yalnızca. Valentina aslında bir moda fotoğrafçısı. Çevresinde ise yönetmenler, yazarlar, kısaca sanatçı takımından bir sürü insan var. Dolayısıyla dönemin tüm olan bitenin doğrudan içinde bir karakter. Konu ile ilgili daha önce Tersninja''da yazdığımdan ilgilenenleri oraya alayım ve sergiden kısaca bahsetmeye devam edeyim. 


Sergi yeri bir saray olunca, haliyle ön planda sergi olmasına rağmen yapının özellikleri de arka planda kalmakta zorlanıyor. Valentina sergisi, Palazzo Reale'nin üst katında, sanıyorum bir cepheyi tümüyle kaplayan birbiri ardına sıralanmış odaların içinde kurulmuş. Oda ama ne oda! Altın varakları, duvar kağıtları, cilalı döşemeleri ve şömineleriyle her biri kendi içinde bir sergi aslında. Saray, isminin önünde "ihtişam" gizli sıfatını taşıyan bir kelime zaten. Mesela şimdiye kadar gördüğüm saraylar içinde biraz sönük kalmasına rağmen bu Palazzo Reale, yine de ihtişamdan geri kalmıyor.



Toplam 10 odaya yayılmış olan sergide, her bir oda bir konuya ayrılmış vaziyette, ağırlıklı olarak Valentina, hafif olarak Crepax'ın diğer işleri ile ilgili bilgi-belge içermekte. Mesela bir odada Valentina'daki moda ile ilgili işler görülebilirken, bir diğerinde Crepax'ın aile efradı, diğerinde jazz müzik ile ilgili yaptığı eserler, hemen sonrakinde Crepax'ın edebiyat döktürmeleri (yukarıdaki Kafka çizimi gibi) görülebiliyor. 


Allah kimseyi cimrilikle imtihan etmesin sevgili okuyucular. Zira sergi katalogunu alayım diye girdiğim satış yerinde, 18 euroluk katalog ücretini fazla görüp, alttaki fotoğrafta görülen küçük bir Valentina rozetine 4 euro bayıldığımı itiraf ederken, katalogu almadığıma çok pişmanım. Bir adet de Valentina kartpostalı aldım ama hangi kitabın arasında kaybettiğimi bilemediğimden şimdilik bununla idare edelim. 


P.S. Palazzo Reale, Milano ile özdeşleşmiş ana kilise Duomo'nun hemen yanında konumlanmış olması dolayısıyla da pek merkezi bir konumda. Crepax sergisinin yanısıra, gittiğim günlerde, avluda, akşamları Alfred Hitchcock filmleri gösteriyorlardı. Bu sene İStanbul'da da açık havada sinema keyfi faaliyetleri yavaştan yavaştan gün yüzüne çıkmaya başladı ki, umarım gelecek sene daha da artar...

18 Ağustos 2013 Pazar

SERGİ: İSTANBUL'DAKİ BİZANS

İstanbul Beyoğlu'nda bugünlerde Koç Üniversitesi'nin araştırma merkezinde 1930'lu 40'lı yıllardaki Bizans eserleri hakkında bir fotoğraf sergisi var. Robert Koleji mezunu ve aynı okulda o yıllarda idarecilik yapmış Nicolas Artamonoff'un İstanbul'daki Bizans yapıları ve kalıntılarını, kendinden önce Bizans konusunda araştırma yapmış kişilerin kitabi rehberliğinde gezerek fotoğrafladığı eserleri, mükemmel bir arşiv değerinde. Studios Manastırı'ndan (İmrahor Camii) Konstantin Lips Kilisesi'ne (Molla Fenari İsa Camii), kara ve deniz surlarından dönemin çalışan insan profillerine kadar çok geniş olmasa da doyurucu bir sergi. 
 
Kendi adıma iş bağlamında şu sıralar bir bizans kilisesi ile meşgul olduğumdan sergiden birkaç önemli parça koparmış olmanın mutluluğu içindeyim. Yukarıda "sergi çok geniş değil" derken sergiyi olumsuzlama anlamında bir yorum getirmiş olmak istemem. Sergi mekanının metrekare kapasitesi bir etken olabilir elbette. Sergi kataloğunu ayrıntısıyla çok incelememiş olmakla birlikte, sergilenen eserlerden fazlasına sahip olduğunu belirtmek gerek. Dolayısıyla sadece Bizans ile uğraşan kişiler haricinde İstanbul'un bir dönemine tanıklık etmek isteyen, henüz kentsel bağlamda mahvolmamış İstanbul'u görmek isteyenler için biçilmiş kaftan Artamonoff sergisi.
Sergiyi gezerken ister istemez olumsuz duygulara kapıldım. Restorasyon işi ile uğraşan biri olarak yaptıklarım ve fikirlerim sürekli çelişiyor zira. En az müdahalenin esas olması gerektiğini düşünmeme rağmen maalesef uygulama safhasında birçok şeyden ödün vermek zorunda kalabiliyoruz. Üzgünüm ama gerçek bu. Dolayısıyla belki teori aşamasında kalmak en güzeli...
Sergi sanıyorum 6 ekime kadar açık kalacak. Demem o ki bu sergiyi kaçırma ve kaçırtma! 

P.S. Artamonoff'un rehberliğini ağırlıklı olarak yapmış olan Alexander von Millingen'in Bizans İstanbul'u kitabının ingilizce pdfsi rahatlıkla bulunabiliyor internetten, duyurulur.